Çok seversiniz onu canınızı feda edebilecek kadar çok...ama hep bir engel girer aranıxa.bunun farklı sebepleri vardır.o sizin en iyi dostlarınız arasındadır mesela.ya da onu seven çok kişi vardır.ama siz onu içinizde hep bir umut olarak görürsünüz...sonra bir şubat akşamı mesaj gelir ondan açar bakarsınız.havadan sudan şeyler her zamanki gibi.ama siz buna bile sevinirsiniz..daha sonra telefonlar ilerleyen sohbet arasında onunda sizi sevdiği öğrenilir..ardından çıkma teklifi kabul edersiniz büyük bir mutlulukla..aylar geçer ve bir gün okul çıkışında onun sizden ayrılmak istediği öğrenilir...üstelik sebepsiz sizin için bir yıkım anıdır...neler hissetiğinizi tarif bile edemessiniz..o an ölmek istersiniz..arkadaşlarınızın yardımıyla eve kadar gidersiniz...içinizde hep bir umut vardır..o sizi sevmesede siz ona deliler gibi aşıksınızdır...büyük bir aptallıkla yine pişmanlık duygusuyla karşınıza çıkar...duygu dolu bir aşk mektubuyla bir kez daha karşınıza çıkar..dayanamaz çıkma teklifini yine kabul edersiniz..bir kaç ay sonra kendisinden iki yaş büyük bir kızı sevdiğini söyler size işte o zmn üzülmemiş gibi görünsenizde ömrünüzde yıllar eksilir onu orada silersiniz..ama hala anlatılmaz bir sevgiyle içinizdedir..ve bir kez daha özür diler sizden yine affedersiniz..bir kaç ay geçer bu olayın üstünden size verdiği hiç bir sözü tutmaz...eski sevgilisinin peşinden koşar her daim...ama sizin yapacak bir şeyiniz yoktur seviyorsunuzdur onu...kavgalar her gün sürer..bu sefer göz yaşınızı içinize akıtır siz terk edersiniz onu..kendisinden neredeyse hiç tepki gelmez bir üzülme belirtisi bile yoktur...unutmaya çalışırsınız ama unutamassınız her gün sessizce ağlarsınız yastığın altında...nihayetinde unutmaya yüz tutmuşsunuzdur aşkınızı ama son kez şansınızı denemek ister bir mail atarsınız..pişman olduğunuzu belirten bir mail...ve cevap gelir mailinize..cevapta aynen şunlar yazılıdır..''mailinle uğraşacak vaktim yok''içinizi öyle bir hüzün kaplarki anlatılması imkansızdır...hiç bir iletişim kapısına başvurmassınız çünkü o artık sizin geçmişinizde kapanmış bir kapıdır..bir süre sonra bir mesaj gelir.moralinin çok bozuk olduğunu yardıma ihtiyacı olduğunu söyler..nedenide kardeşinin kanser riskidir...geçmiş olsun denir büyük bir içtenlikler..sonra telefonunuz çalar günler sonra ilk kez sesini duyarsınız...yeniden başlarsınız...şimdi ikimizde çok mutlyuz içinde ufacık bir tartışma olmayan bir ilişkimiz var...
not:erkek arkadaşımın kardeşi kanser riskini atlatmış bulunmaktaa
alıntıdıırrr
13 Temmuz 2009 Pazartesi
9 Temmuz 2009 Perşembe
ZAMAN YAŞAMI YİYOR
Durmuş bir zamanı çalıştırmak,boşa harcadığımız anları toplamak ve belleğimizin geri dönüşüm kutusuna atmak kadar kolay bir o kadar da uğraş isteyen bir iştir aslında.Ama işe nereden başlamak gerektiğini biliyorsak zoru kolay yapmak an meselesidir artık.Ki buda zamana karşı bu yolda almış olduğumuz ilk başarıdır.
Zaman,hayatımızın tamamına hakim bir kavramdır.Onunla ilgili o kadar çok yazılması gereken şeyler vardır ki ben buraya onları yazıp ta bilinen şeyleri tekrar etmek istemiyorum.Ancak,bazı bilinmesi gereken şeyler malesef ki işimize pek gelmediği için çabuk unuturuz.
Kötü harcanmış bir zaman bile boşa harcanmış hiç bir şeysiz geçmiş bir zamandan daha iyidir.Çünkü o zamana geri dönüp hata diye kabul ettiğimiz şeylerden ders çıkartır ve gelecek zamanlarda o hataları yapmamaya özen gösteririz.
Malesef ki küçük yaşlardan beri bu kavram bizlere yeteri kadar önemsetilmeden büyüdük.Bu anlamda kayıplarımız çoğumuzun belleğini doldurdu bile.Ama hiç bir şey için geç sayılmaz,bunu hepimiz biliyoruz.Zamanı yeniden bizim leyhimize çevirebiliriz.
Öncelikle işe,geri dönüşüm kutumuzu temizleyip biraz belleğimizde yer açmakla başlayalım.Zihnimizden anlamsız olayları,anlamsız hatıralarımızı silmeye çalışalım.Belki ilk etapta bunu tam istediğimiz gibi başaramayacağız bir çoğumuz ama en azından aklımızda öteleyeceğiz,buda bir başarı sayılır ilk başlangıç için.
İkinci sırada yön tayin etmek geliyor(.Biraz boşalan belleğimiz sayesinde zihnimiz artık daha hızlı ve güçlü çalışır duruma geldi sanırım)Artık zamandan adam akıllı intikam almak için güzel bir plan yapama vaktimiz geldi.Öncelikle ihtiyacımız olan şeyeler;sesiz bir ortam.hafif bir müzik (klasik müzik olabilir),bir kağıt bir kalem,berrak bir zihin ve en önemlisi tabi ki zaman.. O yine baş aktörümüz hep olduğu gibi. Sıra tüm bunları doğru harmanlamaya geldi.Hayatımızda ki hedeflerimizi sırasıyla kağıda dökmekle başlayalım işe.Büyükten küçüğe doğru.Hedefler ne kadar gerçekçi olursa o kadar başarma olasılığımız yüksek olur.Yani kendimizi kandırmadan hedeflerimizi belirlemeliyiz.Mesela ben;futboldan çok anlamam.kendime, FENERBAHÇE de futbolcu olucam diye bir hedef koyarsam olmaz elbetteki.Yaş olmuş otuz ben bu işi öğrenene kadar üç beş sene daha geçecek sonra zamana bir kayıp daha vereceğim.Böyle yanılgılara düşmemek için kişi kendini iyi tanımalı iyi bilmelidir..Hedefler büyükten küçüğe doğru sıralıyacağız ama küçükten büyüğe doğru gerçekleştirmeye başlayacağız.Çünkü;her küçük hedefe ulaşımımız büyük hedefler için bize güç verecektir.Zamanın içbükeyliğinden fayda sağlamak elimizde.Hayatta bazı fırsatları beklemek yerine kendimiz fırsat doğurmalı ve değerlendirmeyi bilmeliyiz.
Üçüncü ve en önemli sıra harekete geçmek tabiki de.Zamana bukadar tölerans vermek yeterli sanırım.Koyduğumuz hedefler için oturduğumuz yerden kalkıp harekete geçmeliyiz.Birçoğumuz için,beğeniyle okuduğum yazar mümin sekman ın dediği gibi ataletten ( eylemsizlik ) kalkma vaktimiz çoktan geldi.Belleğimizi sildik güçlendik,hedef belirledik yön çizdik,şimdi zamana direnmenin tam sırası.Hareket vakti.Beleklerimizi artık hedeflerimiz uğruna doldurmalıyız.Hiç kuşku yok ki amaçsız sonuç sonuçsuz amaç olmaz.Bu iki kavram kardeştir.Sonuca ulaşmanın çeşitli yolları vardır elbet.Ama biz bu yolların en kısasını ve bizim için en pratik olanını seçmeliyiz.Yani bildiğimiz yolu.Zamandan intikamın ikinci perdesine geçtik bile.Zaman artık bizim için çalışır hale geldi.Hedeflerimizin ilki gerçekleşince,kendimizi biraz dinlendirebilriz ama şımartmadan, abartmadan.İçimizde yanan o meşaleyi söndürmeden diğer hedeflerimize yönelmeliyiz.Belki bu seferkinde bir öncekinden daha başarısız olabiliriz.Ancak unutulmamalıdır ki;hedeflerimiz giderek büyüyor.Yani işimiz her defasında daha da zorlaşıyor demektir.Peki ilk önümüze çıkan engelde teslim bayrağını çekip zamanın skoru eşitlemesini mi seyredeceğiz yoksa,yine zamana direnip bir zafer için elimizden geleni yapacakmıyız?Burada ki kararlılığımız çok önemlidir.Hatta ilk hedefe ulaşımımızdan bile daha önemlidir.
Bu zamanla savaşımızda yapmamamız gereken şeyler de var elbet.Panik gibi mesela.Hedefe çabuk ulaşmak elbette ki önemli ancak daha önemlisi emin adımlarla sağlam ulaşmalıyız.Her an ellerimizin arasından kayıp giden bir başarıyı hiç birimiz istemeyiz kuşkusuz.Onun için,amacımıza yönelik her adımımız sağlam olmalıdır.İlk denemede başaramadık diye zamana yenildik sayılmayız.Sadece skor eşitlenir.Oysa maç henüz bitmemiştir.Zamanı yine zamanla yenebiliriz.Yeteri kadar ister ve o amaç uğruna çalışırsak sonuç istediğimiz gibi olacaktır eminim.
Zaman;güzel kullanıldığında kendimize verdiğimiz en güzel hediyedir aslında.Onu iyi işlemek zihinsel bir başarıdır.< artık çok geç > demek zamana pes etmekten başka birşey değildir.Her zaman yapacak bir şeyler bulunur.Yeter ki isteyelim ve çalışalım.Zaman kendiliğinden bize dönecektir muhakkak.
Zaman yaşamı yiyor.Dur demek için asla geç değil.Ama durmamız,bizim zamanımız için geç olabilir.
Hepinize ataletsiz günler dilerim.. sevgilerle..
Eray Çetinkaya
Zaman,hayatımızın tamamına hakim bir kavramdır.Onunla ilgili o kadar çok yazılması gereken şeyler vardır ki ben buraya onları yazıp ta bilinen şeyleri tekrar etmek istemiyorum.Ancak,bazı bilinmesi gereken şeyler malesef ki işimize pek gelmediği için çabuk unuturuz.
Kötü harcanmış bir zaman bile boşa harcanmış hiç bir şeysiz geçmiş bir zamandan daha iyidir.Çünkü o zamana geri dönüp hata diye kabul ettiğimiz şeylerden ders çıkartır ve gelecek zamanlarda o hataları yapmamaya özen gösteririz.
Malesef ki küçük yaşlardan beri bu kavram bizlere yeteri kadar önemsetilmeden büyüdük.Bu anlamda kayıplarımız çoğumuzun belleğini doldurdu bile.Ama hiç bir şey için geç sayılmaz,bunu hepimiz biliyoruz.Zamanı yeniden bizim leyhimize çevirebiliriz.
Öncelikle işe,geri dönüşüm kutumuzu temizleyip biraz belleğimizde yer açmakla başlayalım.Zihnimizden anlamsız olayları,anlamsız hatıralarımızı silmeye çalışalım.Belki ilk etapta bunu tam istediğimiz gibi başaramayacağız bir çoğumuz ama en azından aklımızda öteleyeceğiz,buda bir başarı sayılır ilk başlangıç için.
İkinci sırada yön tayin etmek geliyor(.Biraz boşalan belleğimiz sayesinde zihnimiz artık daha hızlı ve güçlü çalışır duruma geldi sanırım)Artık zamandan adam akıllı intikam almak için güzel bir plan yapama vaktimiz geldi.Öncelikle ihtiyacımız olan şeyeler;sesiz bir ortam.hafif bir müzik (klasik müzik olabilir),bir kağıt bir kalem,berrak bir zihin ve en önemlisi tabi ki zaman.. O yine baş aktörümüz hep olduğu gibi. Sıra tüm bunları doğru harmanlamaya geldi.Hayatımızda ki hedeflerimizi sırasıyla kağıda dökmekle başlayalım işe.Büyükten küçüğe doğru.Hedefler ne kadar gerçekçi olursa o kadar başarma olasılığımız yüksek olur.Yani kendimizi kandırmadan hedeflerimizi belirlemeliyiz.Mesela ben;futboldan çok anlamam.kendime, FENERBAHÇE de futbolcu olucam diye bir hedef koyarsam olmaz elbetteki.Yaş olmuş otuz ben bu işi öğrenene kadar üç beş sene daha geçecek sonra zamana bir kayıp daha vereceğim.Böyle yanılgılara düşmemek için kişi kendini iyi tanımalı iyi bilmelidir..Hedefler büyükten küçüğe doğru sıralıyacağız ama küçükten büyüğe doğru gerçekleştirmeye başlayacağız.Çünkü;her küçük hedefe ulaşımımız büyük hedefler için bize güç verecektir.Zamanın içbükeyliğinden fayda sağlamak elimizde.Hayatta bazı fırsatları beklemek yerine kendimiz fırsat doğurmalı ve değerlendirmeyi bilmeliyiz.
Üçüncü ve en önemli sıra harekete geçmek tabiki de.Zamana bukadar tölerans vermek yeterli sanırım.Koyduğumuz hedefler için oturduğumuz yerden kalkıp harekete geçmeliyiz.Birçoğumuz için,beğeniyle okuduğum yazar mümin sekman ın dediği gibi ataletten ( eylemsizlik ) kalkma vaktimiz çoktan geldi.Belleğimizi sildik güçlendik,hedef belirledik yön çizdik,şimdi zamana direnmenin tam sırası.Hareket vakti.Beleklerimizi artık hedeflerimiz uğruna doldurmalıyız.Hiç kuşku yok ki amaçsız sonuç sonuçsuz amaç olmaz.Bu iki kavram kardeştir.Sonuca ulaşmanın çeşitli yolları vardır elbet.Ama biz bu yolların en kısasını ve bizim için en pratik olanını seçmeliyiz.Yani bildiğimiz yolu.Zamandan intikamın ikinci perdesine geçtik bile.Zaman artık bizim için çalışır hale geldi.Hedeflerimizin ilki gerçekleşince,kendimizi biraz dinlendirebilriz ama şımartmadan, abartmadan.İçimizde yanan o meşaleyi söndürmeden diğer hedeflerimize yönelmeliyiz.Belki bu seferkinde bir öncekinden daha başarısız olabiliriz.Ancak unutulmamalıdır ki;hedeflerimiz giderek büyüyor.Yani işimiz her defasında daha da zorlaşıyor demektir.Peki ilk önümüze çıkan engelde teslim bayrağını çekip zamanın skoru eşitlemesini mi seyredeceğiz yoksa,yine zamana direnip bir zafer için elimizden geleni yapacakmıyız?Burada ki kararlılığımız çok önemlidir.Hatta ilk hedefe ulaşımımızdan bile daha önemlidir.
Bu zamanla savaşımızda yapmamamız gereken şeyler de var elbet.Panik gibi mesela.Hedefe çabuk ulaşmak elbette ki önemli ancak daha önemlisi emin adımlarla sağlam ulaşmalıyız.Her an ellerimizin arasından kayıp giden bir başarıyı hiç birimiz istemeyiz kuşkusuz.Onun için,amacımıza yönelik her adımımız sağlam olmalıdır.İlk denemede başaramadık diye zamana yenildik sayılmayız.Sadece skor eşitlenir.Oysa maç henüz bitmemiştir.Zamanı yine zamanla yenebiliriz.Yeteri kadar ister ve o amaç uğruna çalışırsak sonuç istediğimiz gibi olacaktır eminim.
Zaman;güzel kullanıldığında kendimize verdiğimiz en güzel hediyedir aslında.Onu iyi işlemek zihinsel bir başarıdır.< artık çok geç > demek zamana pes etmekten başka birşey değildir.Her zaman yapacak bir şeyler bulunur.Yeter ki isteyelim ve çalışalım.Zaman kendiliğinden bize dönecektir muhakkak.
Zaman yaşamı yiyor.Dur demek için asla geç değil.Ama durmamız,bizim zamanımız için geç olabilir.
Hepinize ataletsiz günler dilerim.. sevgilerle..
Eray Çetinkaya
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)