28 Eylül 2008 Pazar

NOKTALI VİRGÜL

1. Cümle içinde virgüllerle ayrılmış tür veya takımları birbirinden ayırmak için konur: Erkek çocuklara Doğan, Tuğrul, Aslan, Orhan; kız çocuklara ise İnci, Çiçek, Gönül, Yonca adları verilir.

2. Ögeleri arasında virgül bulunan sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur: Sevinçten, heyecandan içim içime sığmıyor; bağırmak, kahkahalar atmak, ağlamak istiyorum. Sabahtan beri bekliyorum; ne gelen var, ne giden. İş işten geçti; artık gelse de olur, gelmese de.

3. Virgülle ayrılmış örnekleri farklı örneklerden ayırmak için konur: Türkiye, İngiltere, Azerbaycan; İstanbul, Londra, Bakû.

4. Kendilerinden evvelki cümleyle ilgi kuran ancak, yalnız, fakat, lâkin, çünkü, yoksa, bundan dolayı, binaenaleyh, sonuç olarak, bununla birlikte, öyleyse vb. cümle başı bağlaçlarından önce konur:

Halis bir şiir fena okunabilir; lâkin sahte bir şiir iyi okunamaz.

(Yahya Kemal Beyatlı)

Bir millet ordusunu kaybedebilir, bağımsızlığını da kaybedebilir; fakat dilini sakladıkça o millet yaşıyor demektir.

(Nihal Atsız, Türk Ülküsü)

* * *

Sıralı cümleler arasında ancak, fakat, çünkü vb. cümle başı bağlayıcılarından önce yazar, araya nokta, virgül, noktalı virgül koymakta serbesttir. Bu husus, yazarın üslûptaki tercihiyle ilgilidir.

İKİ NOKTA

1. Kendisinden sonra örnek verilecek cümlenin sonuna konur: Millî Edebiyat akımının temsilcilerinden bir kısmını sıralayalım: Ömer Seyfettin, Halide Edip Adıvar, Ziya Gökalp, Mehmet Emin Yurdakul, Ali Canip Yöntem.

Yeni harfler alındıktan sonra eski yazı ile bir tek kelime bile yazmayan iki kişi görmüşümdür: Atatürk ve İnönü!

(Falih Rıfkı Atay, Çankaya)

– Buğdayla arpadan başka ne biter bu topraklarda?

Ziraatçı sayar:

– Yulaf, pancar, zerzevat, tütün...

(Falih Rıfkı Atay, Çankaya)

2. Kendisinden sonra açıklama yapılacak cümlenin sonuna konur:

Bu kararın istinat ettiği en kuvvetli muhakeme ve mantık şu idi: Esas, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır.

(Mustafa Kemal Atatürk)

Kendimi takdim edeyim: Meclis kâtiplerindenim.

(Falih Rıfkı Atay, Denizaşırı)

Derler: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük;

Budur âlemde hudutsuz ve hazin öksüzlük. (Yahya Kemal Beyatlı)

3. Kütüphanecilik alanında yazar adı ile eser başlığı arasına konur: Yahya Kemal Beyatlı: Kendi Gök Kubbemiz, Falih Rıfkı Atay: Çankaya, Yakup Kadri Karaosmanoğlu: Yaban, Faruk Nafiz Çamlıbel: Bir Ömür Böyle Geçti (bk. Virgül 15).

4. Ses biliminde uzun ünlüyü göstermek için kullanılır: a:ile, ka:til, usu:le, i:cat.

5. Edebî eserlerdeki karşılıklı konuşmalarda, konuşan kişinin adından sonra konur:

Bilge Kağan: Türklerim, işitin!
Üstten gök çökmedikçe
altan yer delinmedikçe
ülkenizi, törenizi kim bozabilir sizin?
Koro : Göğe erer başımız
başınla senin !
Bilge Kağan: Ulusum birleşip yücelsin diye
gece uyumadım, gündüz oturmadım.
Türklerim Bilge Kağan der bana.
Ben her şeyi onlar için bildim.
Nöbetteyim !

(A. Turan Oflazoğlu, Anıtkabir)

6. Matematikte bölme işareti olarak kullanılır: 56:8=7, 100:2=50.

VİRGÜL

1. Birbiri ardınca sıralanan eş görevli kelime ve kelime gruplarının arasına konur:

Fırtınadan, soğuktan, karanlıktan ve biraz da korkudan sonra bu sıcak, aydınlık ve sevimli odanın havasında erir gibi oldum.

(Halide Edip Adıvar, Kalp Ağrısı)

Sessiz dereler, solgun ağaçlar, sarı güller

Dillenmiş ağızlarda tutuk dilli gönüller

(Faruk Nafiz Çamlıbel)

2. Sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur: Bir varmış, bir yokmuş.

Umduk, bekledik, düşündük.

(Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

Fakat yol otomobillere yasak olduğundan o da herkes gibi tramvaya biner, kimse kendisine dikkat etmez.

(Falih Rıfkı Atay, Denizaşırı)

3. Cümlede özel olarak vurgulanması gereken ögelerden sonra konur:

Binaenaleyh, biz her vasıtadan, yalnız ve ancak, bir noktainazardan istifade ederiz.

(Mustafa Kemal Atatürk)

4. Uzun cümlelerde yüklemden uzak düşmüş olan ögeleri belirtmek için konur:

Saniye Hanımefendi, merdivenlerde oğlunun ayak seslerini duyar duymaz, hasretlisini karşılamaya atılan bir genç kadın gibi, koltuğundan fırlamış ve ona kapıyı kendi eliyle açmaya gelmişti.

(Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Panorama)

5. Cümle içinde ara sözleri ve ara cümleleri ayırmak için konur:

Örnek olsun diye, örnek istemez ya, söylüyorum.

Şimdi, efendiler, müsaade buyurursanız, size bir sual sorayım.

(Mustafa Kemal Atatürk)

6. Anlama güç kazandırmak için tekrarlanan kelimeler arasına konur:

Akşam, yine akşam, yine akşam,

Göllerde bu dem bir kamış olsam!

(Ahmet Haşim)

Kopar sonbahar tellerinden

Derinden, derinden, derinden

Biten yazla başlar keder musikisi

(Yahya Kemal Beyatlı)

Ancak, ikilemelerde kelimeler arasına virgül konmaz: akşam akşam, yavaş yavaş, bata çıka, koşa koşa.

7. Tırnak içinde olmayan aktarma cümlelerden sonra konur: Datça'ya yarın gideceğim, dedi.

– Bugünlük bu kadar her gün üç mermi, diye düşündü.

(Tarık Buğra, Küçük Ağa)

8. Konuşma çizgisinden önce konur:

Hatta bahçede gezen hanımefendi bile işin farkına varıp,

– Nen var senin çocuğum, diye sormak zorunda kaldı.

(Haldun Taner, Hikâyeler)

9. Kendisinden sonraki cümleye bağlı olarak ret, kabul ve teşvik bildiren hayır, yok, yoo, evet, peki, pekâlâ, tamam, olur, hayhay, baş üstüne, öyle, haydi, elbette gibi kelimelerden sonra konur: Peki, gideriz. Olur, ben de size katılırım. Hayhay, memnun oluruz. Haydi, geç kalıyoruz.

Evet, kırk seneden beri Türkçe merhale merhale Türkleşiyor.

(Yahya Kemal Beyatlı)

— Yoo, güvercinlerime dokunmayınız, dedi.

(Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

10. Bir kelimenin kendisinden sonra gelen kelime veya kelime gruplarıyla yapı ve anlam bakımından bağlantısı olmadığını göstermek için kullanılır:

Bu, tek gözlü, genç fakat ihtiyar görünen bir adamcağızdır.

(Halit Ziya Uşaklıgil, İzmir Hikâyeleri)

Bu gece, eğlenceleri içlerine sinmedi.

(Reşat Nuri Güntekin, Bir Kadın Düşmanı).

11. Hitap için kullanılan kelimelerden sonra konur:

Efendiler, bilirsiniz ki, hayat demek, mücadele, müsademe demektir.

(Mustafa Kemal Atatürk)

Sayın Başkan,

Sevgili kardeşim,

Değerli arkadaşım,

12. Yazışmalarda, başvurulan makamın adından sonra konur:

Türk Dil Kurumu Başkanlığına,

13. Yazışmalarda, yer adlarını tarihlerden ayırmak için konur:

Kuşadası, 7 Şubat (Reşat Nuri Güntekin, Çalıkuşu)

14. Sayıların yazılışında, kesirleri ayırmak için konur: 38,6 (otuz sekiz tam, onda altı), 25,33 (yirmi beş tam, yüzde otuz üç), 0,45 (sıfır tam, yüzde kırk beş) (bk. Sayıların yazılışı 5).

15. Bibliyografik künyelerde yazar, eser, basım evi vb. maddelerden sonra konur:

Falih Rıfkı Atay, Tuna Kıyıları, Remzi Kitap Evi, İstanbul 1938.

Yazarın soyadı önce yazılmışsa soyadından sonra da virgül konur:

Ergin, Muharrem, Dede Korkut Kitabı, Ankara 1958.

UYARI: Metin içinde ve, veya, yahut bağlaçlarından önce de, sonra da virgül konmaz:

Nihat sabaha kadar uyuyamadı ve şafak sökerken Faik'e bol teşekkürlerle dolu bir kâğıt bırakarak iki gün evvelki cephe dönüşü kıyafeti ile sokağa fırladı. (Peyami Safa, Mahşer)

FİİLLER EYLEMLER

Bir oluşu, bir durumu veya bir kılışı kip ve kişiye bağlayarak anlatan sözcüklere denir.

Pratik olarak ismi fiilden ayırmak için –me, -ma olumsuzluk ekini ya da –mak ,-mek mastar ekini kullanırız.Eğer bir kelimenin sonuna –ma ,-me olumsuzluk ekini ya da –mak ,-mek mastar ekini getirebiliyorsak o kelime fiil demektir.Getiremiyorsak o kelime isim soylu bir kelimedir.

*Geldi--------- gelmedi ,gelmek

*Oturmuş------ oturmamış, oturmak

*Söylüyorum---------- söylemiyorum, söylemek

Görüldüğü gibi yukarıdaki kelimelere –ma,-me ve –mak,-mek getirebilmekteyiz. Öyleyse bu kelimeler fiildir.

*Kitap--------- kitapma , kitapmak

Yukarıdaki ‘kitap’ sözcüğüne ise bu ekleri getiremiyoruz.Öyleyse bu kelime isimdir.

Fiiller, anlattıkları hareketin niteliğine göre değişik özellikler gösterir.Bunları üç grupta inceleyebiliriz:

a)Kılış fiilleri

b)Durum fiilleri

c)Oluş fiilleri.

Bunları birbirinden ayırt etmek için pratik olarak şu bilgiyi kullanabiliriz.:

Eğer bir fiil geçişli ise (yani ‘neyi’, ‘kimi’ sorularını sorabiliyorsak) kılış fiilidir.

*Kırmak ,atmak , dikmek, içmek, ezmek,delmek,yolmak,dizmek….

Görüldüğü gibi yukarıdaki fiillere ‘neyi kırmak?, neyi atmak…’sorularını yöneltebiliyoruz.

Öyleyse bu fiiller geçişlidir ve geçişli olduğu için de kılış fiilidir.

Fiil, öznenin kendi iradesi dışında geçirdiği değişimi anlatıyorsa ve bir hareket bildirmiyorsa o fiil oluş fiilidir.

*Sararmak ,Yaşlanmak,Uzamak, Paslanmak,büyümek,solmak,acıkmak…

Görüldüğü gibi yukarıdaki fiiller geçişli olmadığı için kılış fiili olamaz.Bir hareket olmadığı için ve eylem öznenin kendi isteği dışında gerçekleştiği için bu fiiller oluş fiilidir.

Fiil, öznenin kendi iradesinde yani kendi isteği ile gerçekleşiyorsa ve fiil bir hareket ifade ediyorsa o fiil durum fiilidir.

*Yürümek, oturmak, gitmek, çıkmak,ağlamak…

Görüldüğü gibi yukarıdaki fiiller , bir hareket bildirmektedir ve bu hareket kişinin kendi isteğiyle gerçekleşmektedir bu yüzden yukarıdaki fiiller durum fiilleridir.

Not: Durum fiilleri de oluş fiilleri de geçişsiz fiillerdir.

SAYILARIN YAZIMI

*Harfle yazılan sayılarda her sayı ayrı yazılır.
Bin dokuz yüz on dokuz
kırk beş

*Edebi yazılarda, küçük sayılar rakamla gösterilmez
Evden ayrılalı üç gün olmuştu.

*Matematiksel ifadelerde ve tarihlerde sayılar rakamla yazılır.
Tarlanın bir kenarı 100 m. dir.
Yıl 1976'ydı.

*Çok sıfırlı sayılarda; sıfırlı basamaklar harfle yazılabilir.
5 milyar

*Para ile ilgili sayılar, bitişik yazılır.
Üçyüzotuzbeşmilyaryediyüzaltmışsekizmilyon TL

*Sayılara gelen ekler kesme işareti ile ayrılır ve ek, sayının okunuşuna göre şekillenir.
Saat 5'te ayrıldı.
1917'de
13.30'da
16'ncı